Diyarbakır’da Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015 tarihinde katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayeti davasının 8’inci duruşması Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Mahkeme, davayı 6 Mart 2024’e erteledi. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, duruşma sonrası kararla ilgili; “Maddi gerçeğin açığa çıkması için ara kararlar dışında bir karar görmedik. Bugüne kadar 8 duruşmada yapmış olduğumuz taleplerin bir kısmı yerine getiriyordu ama bu duruşmada bütün talepleri reddetti. İleriki aşamalarda dinlenecek taleplerden de vazgeçti. Mahkemede aslında çizilen senaryonun son noktasını koydular. Buradaki karar heyetin veya savcının kararı değildi. Bağımsız tarafsız yargıçlar yok, arkamızda duran bu adalet sarayında bu kararla bunu da gösterdiler. Mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 28 Kasım 2015 tarihinde katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayetine ilişkin açılan davanın 8’inci duruşması, Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmaya Elçi’nin eşi Türkan Elçi, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, 18 baro başkanının yanı sıra Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), HEDEP ve CHP milletvekilleri ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.
“FAİLİ BELİRLEYECEK DELİL SOKAĞA BIRAKILMIŞTIR”
Avukat savunmalarıyla başlayan duruşmada söz alan Elçi ailesinin avukatı Gamze Yalçın İlboğa, etkili bir soruşturma yürütülmediğini, delillerin toplanmadığını ve muhafaza edilmediğini belirtti. Olay yerinde boş kovanların ve mermi çekirdeklerinin toplanmadığını hatırlatan İlboğa, “Faili belirleyecek delil sokakta bırakılmıştır” dedi. Deliller toplanmadığı için davada ilerleme olmadığını kaydeden İlboğa, “Taleplerimiz sizin tarafınızdan reddedildi. Mardin Kebap Evi’ne ait bir kamera kayıtları yok. 12 saniyelik kesinti var. Polisin çektiği kamera görüntülerinde 12 saniyelik kesinti var. Mardin Kebap Evi’nin 4 nolu kamerası ile ilgili inceleme yapılmadı” diye konuştu.
“POLİSİN ÇEKTİĞİ GÖRÜNTÜLER MONTAJLANMIŞ”
“Doğrudan müdahale edilmiş, karartılmış” görüntü kayıtlarına cinayetin işlendiği tarihten bu yana ulaşmaya çalıştıklarını hatırlatan Avukat Mahsuni Karaman, “Polis memuru tarafından çekilen görüntüleri izlerseniz o görüntü kaydının montaj olduğu kolayca anlaşılabilir. Görüntüdeki 12 saniyelik görüntü kaydı montaj. Polis, silah sesi duyunca ‘kayıttan çıktım’ diyor. Kayıttan çıkma hareketi olmuş olsaydı titrek olurdu. Foto film şube görüntülerinde montaj vardır” dedi. Karaman, görüntülerle ilgili yeniden rapor alınmasını talep etti.
Olay yeri keşfinde sanık ve tanıkların olay yerinde bulunarak ifadelerin alınması başta olmak üzere mahkemeye sunulan bütün talepler reddedildi ve duruşma 6 Mart 2024 tarihine ertelendi.
“MAHKEMEDE ÇİZİLEN SENARYONUN SON NOKTASINI KOYDULAR”
Duruşmanın ardından Diyarbakır Barosu açıklama yaptı. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, bağımsız ve tarafsız yargıçların olmadığını belirterek, şunları söyledi:
“Bugün bu karar açıklanınca salonda yüzlerce avukat ve baro başkanları vardı. Duruşmadan önce mahkeme heyetine şunu söyledik. Maddi gerçeğin açığa çıkması için ara kararlar dışında bir karar görmedik. Bugüne kadar 8 duruşmada yapmış olduğumuz taleplerin bir kısmı yerine getiriyordu ama bu duruşmada bütün talepleri reddetti. İleriki aşamalarda dinlenecek taleplerden de vazgeçti. Mahkemede aslında çizilen senaryonun son noktasını koydular. Buradaki karar heyetin veya savcının kararı değildi. Bağımsız tarafsız yargıçlar yok, arkamızda duran bu adalet sarayında bu kararla bunu da gösterdiler. Baro Başkanı ve avukat olarak bu ülkede hiçbir hükmümüzün olmadığını bir kez daha gördük. Biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu davada bizleri yalnız bırakmayanlara teşekkür ederiz. Dava 6 Mart’a ertelendi.”
“BİR GEDİK AÇILABİLİRDİ KARANLIKTA, O KARANLIĞIN BİR PARÇASI OLDULAR”
Avukat Orhan Kemal Cengiz de dava süreciyle ilgili şöyle konuştu:
“Belki biz buradan bir sonuç elde edemedik ama bu dava burada asla bitmeyecek. Üç tane polis ceza almış, almamış, bu bizi hiçbir şekilde ilgilendirmiyor. Bu cinayetin bütün arka planıyla aydınlanmasıydı derdimiz. On üç kilometrelik bir yolda istihbarat polisi takip etmiş. Bu on üç kilometrenin bir metresi bile aydınlanmamıştır bütün bu süreç boyunca. Ama biz bunun takipçisi olacağız. Hiçbir şekilde etkili soruşturmanın hiçbir unsuru bu davada yerine gelmemiştir. Başka bir şey yapılabilirdi. Bir gedik açılabilirdi bu karanlıkta. O karanlığın bir parçası oldular. Biz bu davayı sonuna kadar takip edeceğiz ve ben iddia ediyorum. Bu mahkemede reddedilen bütün taleplerimiz her biri bir yaşama hakkı ihtilali kararı olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden buraya geri dönecektir.”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise ilk başta yaşadıkları kaygıların gerçekleştiğini belirterek, “Mahkeme bugünkü kararıyla artık delil toplama sürecinin bittiğini açıkça ifade ederek dosyayı mevcut delil durumuyla esas hakkındaki mütalaasını sunmak üzere cumhuriyet savcısını tevdi etme yönünde bir ara karar tesis etti. Celse arasında bu mütalaa sunulduğu takdirde bir sonraki celsenin karar celsesi olması için de bir ara karar tesis etti. Mahkemenin kaçabileceği yer kalmadı ve bugün niyetini maalesef ki ara kararıyla açık şekilde ortaya koydu. Bizler hukuk kurumlarıyız, 6 Mart’ta da burada olacağız bütün süreçleri takip ederek” dedi.